İşgal yıllarında fenerbahçe ve galatasaray

[Misafir]

O dönemde FB’nin başkanı Vahdettin’in damadı. Kulüp mecburen saraya bağlı. Anadolu’daki savaşa katılmayıp düşman askerleriyle 40’ın üzerinde maç yapıyor. Hangi işgal altındaki ülkenin gençleri böyle bir şey yapar ona siz karar verin? Örneğin Iraklıların işgal altındayken Amerikalılarla 40 maç oynayıp, ülkemize moral veriyorduk demesini düşünebiliyormusunuz?Ülkeyi tek kurşun atmadan işgalcilere teslim eden sarayın bu maçlardaki amacı, işgalcileri bizimle dostmuş gibi göstermek. Kaptan Zeki Rıza Sporel Osmanlı ordusunda baytar subay olmasına rağmen ve defalarca Anadolu’daki savaşa çağrılmasına rağmen gitmiyor ve top oynamaya devam ediyor. Daha sonra kendisi milletvekili seçildiğinde bu gerçekler ortaya çıkıyor ve vekilliği düşürülüyor. Bize öğretilen tarihten biraz farklı maalesef gerçekler. Ülke o sırada bölünmüştü, savaşa inanlar ve inanmayanlar diye. Rahatsız edici bir durum olduğu için savaş sonrası örtbas edilmesi ya da bir kılıf bulunması uygun görülmüş belliki. Çünkü olan olmuş artık bütünleşme zamanı diye düşünülmüş. Burada FB’yi kötüleyici bir durum yok. O dönem kulübün kontrolü saraydayken yapacak bir şey yok...

[Misafir]

İşgal sırasında orduda veteriner yüzbaşı olduğu halde yapılan tüm çağrılara rağmen gitmeyip İngiliz askerleriyle 40 maç top oynamak elini taşın altına koymak. Eminim bulursun dünyada herhangi bir savaşta buna benzer bir kahramanlık öyküsü. Sarayın savaşan Atatürk’ü hain ilan etmesi, ölüm fermanını imzalaması da aslında elini taşın altına koymaktı. O dönemki FB başkanı Abdülmecit’in oğlu ve Vahdettin’in damadı Ömer Faruk Efendi. Kendisi tek kurşun sıkmadan ülkeyi düşmana teslim eden diğer hanedan mensuplarıyla beraber sürgüne boşuna mı gönderildi? Zeki Rıza varlıklı bir İngiliz ailenin kızıyla evlendi, elini yine taşın altına koydu ama savaştan özellikle kaçtığı için milletvekilliği meclis tarafından düşürüldü. Bu tarihsel gerçeklerden ısrarla bir anlam çıkarmayıp, taraftar ağzıyla laf çakmaktır esas hazmedememek. Bu konunun günümüz futboluyla bir ilgisi yok. Saray ele geçirdiği kulübü izlediği politika çerçevesinde kullanmış. Bu kadar basit. Savaşa inanmayan, kazanabileceğimizi düşünmeyen, saray taraftarı büyük bir kesim vardı özellikle İstanbul’da. GS lilerde vardır eminim bunların arasında. Takım aşkı nedeniyle tarihi çarpıtmaya gerek yok.

Osmanlı'nın son 20 senesi ile şu anki türkiye güncel zamanının son 20 senesi arasında ne kadar çok bir benzerlik var değil mi?